top of page

Yazmanın 41 + 1 Hali

 
 
 
 
 

Pelin Özer ile “Yazmanın 41+1 Hali” atölyesinin yeni turu başlıyor. Kurucusu ve yaratıcısı olduğu “Öğretilemeyen Şeyler” atölyeleri ve verdiği özel derslerle 2018’den bu yana pek çok yazar ve yazar adayına temas eden, gelişimlerine katkıda bulunan Pelin Özer, “öğretilemeyen şeyler” kavramını katılımcılarla ve ele aldığı konularla birlikte zenginleştirerek yeni bir sorgulama-yaratım bahçesi kurmayı arzuluyor.

Pelin Özer yazarlık ve editörlük deneyimlerinin harmanlanmasıyla oluşturduğu ve bu çalışmalarının ilk durağı olan “Yazmanın 41+1 Hali”nde yazma eylemini sonsuz olanak barındıran bir ifade alanı olarak ele alıyor. “Herkes yazar olabilir” değil de “Herkes yazarak kendini ifade edebilir” derken “Acaba yazmak gerçekten kader mi yoksa bir hal mi? Kendiliğinden bir akış mı yoksa zorlanan bir hedef mi? Yazmadan durabilir miyim?” gibi sorulara samimiyetle yanıt arayıp soruları ve sorgulamaları çoğaltmaktan kaçınmıyor. Yıllar içinde “Yazı Aynası: Derin Yazma ve Okuma”, “Yazının Şiir Hali”, “Yazının Haiku Hali”, “Haiku Okuma Gözlüğü”, “Haiku Defteri”, “Söyleşi, Gözüm Kulağım Sende”, “Editörlükte İlk Adımlar” başlıklarıyla hareket alanını genişleten Öğretilemeyen Şeyler bir yaratım vahası olarak canlılığını her daim koruduğu gibi etkileşimlere açık doğasıyla yepyeni sinerji alanları yaratıyor.

 

Özer, terapötik düzlemlerde yol alırken bir yandan da her özneyi kendini sorgulamaya, açmaya, keşfetmeye, esnetmeye, dönüştürüp çoğaltmaya, hafifletip seyreltmeye, derinleştirerek yoğunlaştırmaya yöneltiyor. Yaratımının aynı zamanda işçisi, sırdaşı, suç ortağı vb. olmaya öncelik verenlerin safında yer almak isteyenlere içten bir çağrı bu.

 
PelinOzer_41+1hali_tarih+tanitimbulusmasi.jpg

41+1 Soru’ya On Gün (Hafta) Boyunca Referanssız Yanıtlar
ve
Hep Birlikte Düşünüp Sezgiden —O Sahipsiz Boşluktan— Doğan
Bir Kavramı Hayata Geçirme Önerisi

Birinci Hafta

  1. Yazınsal alanda kendinin editörü olmak ne anlama gelir? Genel editörlük kavramından farklılıkları nelerdir?

  2. Yazan kişi editörlük vasfına sahip olmalı mıdır?

  3. “Kendinin Editörü Olmak” becerisi, yetenek gibi doğuştan mı gelir yoksa sonradan öğrenilip geliştirilebilir mi?

  4. Doğup olgunlaşmak için bir kütüphaneye ya da gelişmiş bir veritabanına ihtiyaç duyar mı?

 

İkinci Hafta

  1. Sistemli bir yöntemle çalışmayı şart koşar mı ya da bir kullanım kılavuzu, rehber arar mı kendine? 

  2. Yaratıcı, metni ile arasına mesafe koyabilir mi, koymalı mıdır?

  3. Yazdığının öncesini ve sonrasını kapsayan uçsuz bucaksız alanı avucunda tutabilir mi? 

  4. Bu mesafede bilinçle mi yol alır yoksa başlangıçta belirlediği iki ucu birleştirmeye mi uğraşır?

 

Üçüncü Hafta

  1. Yazdığına hâkim midir yoksa yazdığının mahkûmu mu? Bu ilişkinin tonunu kendisi belirleyebilir mi?

  2. Boşlukta nereye, nasıl çadır kurar? Yönünü nasıl tayin eder?

  3. Kişi okuyup öğrendiklerinden bağımsızlaşarak kendi özüne erişebilecek esneklikte midir yoksa bu bir kendini kandırma temrini midir?

  4. Başka kitaplardan ve bilirkişilerden bağımsız bir içselleştirme, kendinden öğrenme süreci nasıl işler? 

 

Dördüncü Hafta

  1. Bunu göze almak gözüpeklik midir? Ucu nereye varır, amaç ne olursa olsun bir yere varmak mıdır? Varılmışsa ya da mutlaka varılacaksa o yer karanlık mıdır yoksa aydınlık mı?  

  2. Bu hangi aşamada tahmin edilir? Tahmin edilebilir mi? Aktarılacak bir bilgi olarak formüle edilebilir mi?

  3. Yaratıcı alanda kişinin somut biçimde kendini değerlendirebilme yetisine sahip olması aynı zamanda yoksul ve (bu sayede) bağımsız sanatın olmazsa olmazlarından mıdır?

  4. Yazarken bir metnin içine nasıl girilir? Dışına nasıl çıkılır?
     

Beşinci Hafta

  1. Bu çevikliği düzenli çalışmayla sağlamak mümkün mü?

  2. Bir kavram olarak uzak ve yakın, dikey ve yatay okuma nedir? 

  3. Bunun için üretilmiş gözlükler ya da kişiye özel reçeteler
    bulunur mu?

  4. Sahicilik ve kendi sesini bulup ona sahip çıkmak bağlamında “kendinin editörü” olabilmek neden ve nasıl avantaj sağlar?

  5. Başka kitaplardan ve öğretilerden bağımsız bir içselleştirme, kendinden öğrenme süreci nasıl işler?

Altıncı Hafta

  1. Bunu göze almak gözüpeklik midir? Riskleri hesaplanabilir mi?

  2. Amaç ne olursa olsun bir yere varmak mıdır? Varılmışsa ya da mutlaka varılacaksa o yerin karanlık mı yoksa aydınlık mı olduğu tahmin edilebilir mi?

  3. Yaratıcı alanlarda sezgi ve duyarlılık eğitiminden söz edilebilir mi?

  4. Yaratım, üreten kişi için bir boşaltım mı yoksa tam tersine dolum süreci midir?
     

Yedinci Hafta

  1. Metnin varacağı nokta tahmin edilebilir mi? Aktarılacak bir bilgi olarak formüle edilebilir mi?

  2. Yaratıcı alanda kişinin somut biçimde kendini değerlendirebilme yetisine sahip olması aynı zamanda yoksul (kendinden menkul) ve (bu sayede) bağımsız sanatın olmazsa olmazlarından mıdır?

  3. Okuduklarımız ve yazdıklarımız bizi ağırlaştırır mı yoksa hafifletir mi? Bunu denetlemek elimizde midir?

  4. Sorumluluk ve hakkaniyetli paylaşım terazisinde bunlardan
    hangisi ağır basar?Yaratmak ve yok etmek, kurmak ve yıkmak, kulak vermek ve kulağını tıkamak birbirleriyle iç içe geçmiş eylemler midir?
     

Sekizinci Hafta

  1. Bunlar üzerine düşünmek yaratım aşamasında önem taşır mı?

  2. Okuduklarımızın ve yazdıklarımızın kambura dönüşmesini
    nasıl engelleriz?

  3. Okuyup yazdıklarımızın kambura dönüşmesini engellediğimizde ya da en azından bu uğurda içtenlikle çaba harcadığımızda daha hafif bir dünyanın yaratımına da katkıda bulunmuş olur muyuz?

  4. Hafif dünya ne demektir? Bu çağda referansa başvurmadan hafiflemek mümkün müdür?

Dokuzuncu Hafta

  1. Yaratım etiğinden söz ettiğimizde bunun kökünü nerede aramalı?

  2. Yaratımın doğumundan oluşumuna onu izleyen, besleyip büyüten biri olarak yaratıcı aynı zamanda eserinin sorumlusu mudur?

  3. Bu sorumluluk (eğer bunu kabul ediyorsak) geleceği (yaratıcının ve dünyanın) tasarlayıp şekillendirebilir mi?

  4. Kudreti nereye dek uzanabilir?

 

Onuncu Hafta

  1. Yaratımın oluşumu, o süreç de bir yapıt gibi düşünülebilir mi? Bu bağlamda yaratmak kader midir? Kaçış mümkün müdür? Nereye kadar?

  2. Tam tersine, zorla yaratım olur mu? Kişi kader misali bir yapıt inşa edebilir mi kendine?

  3. Onu doğurup büyüten kişi olarak hem yapıtını hem kendisini bu bütünlükten nasıl koparır? 

  4. Sımsıkı düğümlenmiş ipi nasıl çözer? Başta onca uğraşarak attığı düğümü nasıl çözeceğini bilmeyen kişinin yarattığıyla özgürleşmesi mümkün müdür?

© 2024 by Pelin Özer

 
bottom of page